Ülkemizde ve dünyada meslek hastalıkları sıralamasında, akciğer hastalıkları en ön sıralarda bulunuyor. Bu durumun oluşmasında solunum yolu ile çalışma ortamlarında zararlı maddelere maruz kalınması etkili oluyor. Bu zararlılardan biri de silis elementidir. Havada oksijen sonrasında en fazla bulunan silis, kayaların üzerinde oksit, metal üzerinde ise silikat minareli biçiminde yer buluyor. Çalışma ortamında bulunan solunabilir büyüklükte olan (5 mikrondan daha küçük olan) silis tozları, hava ile birlikte solunarak vücuda giriyor. Akciğere giren bu tozlar oldukça hızlı biçimde etkisini göstererek ciddi rahatsızlıkların oluşmasına ve slikosis adı verilen hastalığa neden oluyor. Bu nedenle işletmelerin silis ölçümü yaptırması, iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından gerekli tedbirleri almasını sağlayacaktır. Yasal yükümlülük olan bu ölçümler, işinde uzman olan ve yeterlilik belgesi sahibi olan kurumlarca yapılmalıdır. İnşaat sahlarında, kumlama ve madencilik gibi çeşitli endüstri sektörlerinde çalışmakta olanlar, solunabilir kristal silikaya maruz kalabiliyor. Aslında çalışanlarda silis etkisi dönüşü olmayan bir nokta olsa bile, oluşan silikosis hastalığı önlenebilir bir hastalıktır. İş ortamlarında daha çok silika tozu olarak bilinen, maruz kalma ile en yakından ilişkilidir. Çalışanlarda etkisi; silikoz, akciğer kanseri, akciğer tüberkülozu ve solunum yolu hastalıkları gibi kendisini göstermektedir. Elbette silis ile oluşan bu rahatsızlar; otoimmün hastalıkların, kronik böbrek hastalığının ve diğer olumsuz sağlık etkilerinin gelişmesini de tetiklemektedir. Maruz kalanda başlarda belirti olmasa bile sonrasında nefes darlığı ve kuru öksürükler başlamaktadır. İleriki aşamada nefes darlığı artacak ve kalp ile solunum yetmezliği ölüme bile yol açabilecektir. Zararlı silis maddesi, kayalar parçalandıkça doğal sulara da karışabilmektedir. Çalışma alanlarında sanayi amaçlı kullanılmakta olan sularda silis bulunması da oldukça zararlı etkiler doğurabilir. Bu zararlı, özellikle yüksek basınçlı buhar türbinlerinde saf silis birikimlerine neden olur. Bu durum enerji santrallerinde silis konsantrasyonu takibini zorunlu hale getirir. Çünkü bu birikimlerin etkisi ile enerji santrali verimli bir şekilde çalışmadığı gibi belli aralıklarla arızaların yaşanmasına neden olur. Eğer yüksek maliyetli onarım işlemleri ile karşı karşıya kalınması istenmiyorsa, enerji santralleri için silis ölçümü yaptırmak daha karlı çözüm olacaktır. Silis etkisine maruz kalan işyerleri arasında; taş ocakları, kum püskürtme işleri, kuvars değirmenleri, madenler, tünel kazı alanları, dökümhaneler, cam ve seramik üretim yerleri, vitray ve çanak üretim yerleri, tuğla, kiremit ve çimento fabrikaları bulunmaktadır. Silis ölçümleri için en verimli sonucu elde etmek istiyorsanız; hem ulusal hem de uluslararası akreditasyon kuruluşlarından yetki almış olan ve buna göre test, ölçüm ve analiz hizmetleri veren laboratuvarlara yönelmelisiniz. Yetili olan bu kurum, silis ölçümleri ile TS EN ISO/IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar standardı esaslarına uygun hareket ederek çalışmanın ilerlemesini sağlayacaktır. Silis ölçümü için, HSE MDHS 101 Crystalline Silica in Respirable Airborne Dusts ve NIOSH 7601, 2003 Silica, Crystalline, by Vis (Silis Silika Kristalleri) standartları dikkate alınarak ölçümler yapılır.
← Hizmetlerimiz